Monday, July 30, 2012

ZARAFET / Audrey Hepburn'un Hayati

Amerikali unlu biyografi yazari Donald Spoto'nun Audrey Hepburn'un hayatina isik tutan kitabini okumussunuzdur . Onun zarafetine , $ikligina , guzelligine hayran olanlardan biride benim . Kitabi okurken ( aylar once kitabi almama ragmen daha yeni okuyabildim ) onun azmine ve tutkulu mizacina hayran kalirken bunalima yatkin bir karakterinin oldugunu ogrenmek beni sasirtti. Ve ilgiyle izledigim Funny Face , My Fair Lady , Breakfast at Tiffany gibi birbirinden degerli filmlerin yapim asamasindaki iliskileri , perde arkasindaki dedikodulari ogrenmek icimi sizlatti .
Kitabi bitirdigimde onu daha yakindan tanimanin verdigi zevk ile yasadiklari icin duydugum uzuntu birbirine karisti . Yasadigi yillarda bir stil ikonu olan Audrey Hepburn'un kitabindaki bolumlerden bazi fotolar :

Baroness Ella van Heemstra ve Audrey
Ella ve Audrey-Londra
High Button Shoes-22 Aralik 1948
Sauce Tartare
Audrey ve Marcel Le Bon
Audrey-Gigi muzikalinde
Roman Holiday
Audrey ve Givenchy
Sabrina-Humphrey Bogart-William Holden
Audrey ve William Holden
Audrey ve Mel Ferrer
Breakfast At Tiffany's
Breakfast At Tiffany's-George Peppard
My Fair Lady-Eliza
My Fair Lady-Rex Harrison
Audrey ve Andrea Dotti 1972
Somali multeci kampinda 1992 Unicef
Breakfast at Tiffany's (1961) - Moon River

Wednesday, July 25, 2012

Kayikhanenin donusumu / THE TRANSFORMATION OF THE BOATHOUSE

Denize bitisik, sert kayaliklardan bahcesi olan Kayikhanenin Rustik Stilde bir yaz evine donusmus hali . Aile yadigari objeler rattan mobilyalarla karistirilarak sicak samimi bir atmosfer yaratilmis .

Sunday, July 22, 2012

Oxford-Cotswold-Stratford Upon Avon

Londra'da 6 gun gecirdikten sonraki 4 gun icin araba kiraladik ve Londra disina ciktik .
Yillar once , Ingiltere'de 1 sene kalmama ragmen Londra'ya 2 yada 3 kez gelmistim . Bu sefer tam bir Londra turu icin gezi programimizi hazirlarken internette o kadar cok bilgiye rastladim ki benzer yazilari tekrar yazmak yerine sizlerle Londra disindaki gezilerimizi paylasmak istedim .
Gezimizin ilk duragi Ingiltere'nin ilim ve irfan yuvasi Oxford idi . Dunyanin en koklu universitelerinden biri olan Oxford Universitesinin disinda 750-800 yillik ulkenin en prestijli kolejleride bu sehirde bulunuyor . Oxford dunyanin dort bir yanindan gelen ogrencilerin varligiyla oldukca kozmopolit bir yapiya sahip .




Oxford'dan ayrilarak kuzeye Cotswold bolgesine koy yollarini kullanarak gectik . Bu bolge icin zamanin durdugu yer deniyor . Gercekten de evler ve doga mukemmel korunmus . Yolumuzun uzerindeki kucuk koylerden biri olan Burford'a geldik . 16. yuzyildan kalma bu buyuleyici, rustik mekan bizi oyle etkiledi ki acaba geceyi burda gecirsekmi diye dusunduk ama daha gormek istedigimiz bir suru yer vardi .







Kahve molamizin ardindan Ingiliz film yildizlarinin ve zenginlerinin haftasonunu gecirdigi, icinden irmaklar ve dereler gecen, ortacagdan kalma hanlari ve cottage'lariyla acik hava muzesini andiran Bibury-Arlington'a geldik .





Bol bol fotograf cektikten sonra Cotswold bolgesinin Venedik'i diye anilan nehir kiyisindaki eski tarz evleriyle meshur Bourton-On-The-Water'a da ugrayip ne yazik ki muhtesem klasik otomobillerin sergilendigi muzeyi gezemeden ( cunku kapaliydi) baska bir super populer kasaba olan Shakespeare sehri Stratford-Upon-Avon'a gitmek uzere yola devam ettik .






Stratford-Upon-Avon yesillikler icinde Avon nehri kiyisina kurulmus kucuk fakat kendine ozgu bir havasi olan Warwickshire sehri . Shakespeare'in dogdugu ev, Anne Hathaway'in Shakespeare ile evlenmeden once oturdugu kulube ve ciftin gomulu oldugu  Holy Trinity Church sehirde gorulmesi gereken yerler .


 Shakespeare'in evinin karsisinda durup bir zamanlar orada yasayan kisiyi, Hamlet-Othello-Romeo ve Juliet'i dusunmek, sanatini hissetmek mutluluk verici bir duyguydu .



 Anne Hathaway'in evi


Holy Trinity Church 
Ingiltere'de hava 22:00 civari kararmasina ragmen dukkanlar, muzeler 17:30 da kapaniyordu . Bizde mumkun oldukca cok yer gorelim diye havanin kararmasina kadar gezimize devam ettik , vaktimizi degerlendirdik ama bir cok yere giremedik malesef .
Oldukca yorucu bir gunun sonunda evimize dondugumuzde saat gece yarisini geciyordu . Ertesi gune zinde kalkmamiz gerekiyordu cunku bu seferki rotamiz Ingiltere'nin guney dogusuydu . Bir sonraki post'da oralar hakkinda kisa bilgiler vermeye calisacagim.